MÜSİAD Başkanı Olpak,Gündeme İlişkin Açıklamalarda Bulundu

MÜSİAD Başkanı Olpak;” Operasyonlar Siyasal Alana Yönelik Ciddi Bir Müdahale Olarak Algılanmaktadır.
MÜSİAD Başkanı Olpak,Gündeme İlişkin Açıklamalarda Bulundu

Olpak açıklamasında ,”yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17 Aralık 2013  günü başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da, adli boyutunu ayrı tutmak kaydıyla, ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından, tüm kamuoyu ile birlikte, endişeyle takip ediyoruz.” dedi. 

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak’ın yanısıra MÜSİAD Genel Başkan Yardımcıları Ali Rıza Arslan, Nazım Özdemir, Eyüp Akbal ve Kemal Yamankaradeniz’de katıldı.

Konuşmasına Diyarbakır’da yapmayı planladıkları toplantının olumsuz hava şartları dolayısıyla İstanbul’a alınmak zorunda kalındığından bahsederek başlayan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, ülke gündemine ilişkin son derece önemli açıklamalarda bulundu. Olpak bu konuda şunları söyledi.

MÜSİAD Gerektiğinde Sorumluluk Almaktan Kaçınmamıştır

MÜSİAD, kurulduğu 1990 yılından bugüne, hakkın ve hukukun, adaletin ve eşitliğin, barışın ve güvenin, refahın ve mutluluğun yanında olmuş, bu değerlerin ülkemizde kökleşmesi için çalışmış ve gerektiğinde sorumluluk almaktan kaçınmamıştır.

Medeniyetimizden beslenen birlik ve beraberlik ruhuyla, ülkemizin maddi ve manevi yönden gelişmesine katkıda bulunmak, en önemli misyonumuzdur.

Bireysel Hak ve Özgürlükler Temel Beklentimizdir

İşadamları olarak, ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapabilmemiz için temel beklentimiz; büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamımızın devamı, daha hızlı ve adil işleyen bir yargı sistemi ve bireysel hak ve özgürlükleri daha da gelişmiş bir Türkiye'de yaşamaktır.

Sonuçları Ekonomimize Olumsuz Yansıyan Gelişmeleri Yakinen İzliyoruz

Bu çerçevede, Gezi Olaylarından başlayarak, sonuçlarıyla ekonomimize olumsuz yansımaları olan gelişmeleri de, yakinen izliyoruz.

17 Aralık 2013 Günü Başlatılan Soruşturmayı Endişeyle Takip Ediyoruz

Son olarak, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17.Aralık.2013  günü başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da, adli boyutunu ayrı tutmak kaydıyla, ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından, tüm kamuoyu ile birlikte, endişeyle takip ediyoruz.

Özellikle belirtmek isterim ki, nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılması, hepimizin ortak arzusudur. Bu sürecin, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesinden taviz verilmeden, kurumların görev alanları içinde takip edilmesi, zorunludur.

Toplumsal Adalet Duygumuz Törpülenmesin

İddialar kapsamında, hukukun temel doktrini olan, masumiyet karinesinin önemine de işaret etmek isteriz. Her olayda geçerli olduğu gibi, sözkonusu soruşturmada ismi geçen kişilerin de, peşinen hükümlü ilan edilmiş gibi gösterilmemeleri ve ilgileri yoksa, iddiaların ailelerini de kapsayacak şekilde genişletilmiş gibi gösterilmemesi, toplumsal adalet duygumuzun törpülenmemesi için çok önemlidir.

Dosyaların Hangi Gerekçelerle Birlikte Mütalaa Edildiği Cevabını Bekleyen En Temel Soru

Bunların yanında, muhataplarının ve içeriklerinin birbirinden farklı olduğu ifade edilen dosyaların, hangi gerekçeyle birlikte mütalaa edildiği ve birlikte koğuşturma konusu yapıldığı, kamuoyunda cevabını bekleyen en temel soru olarak görülmektedir.

Yerel Seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler sürecine girdiğimiz bugünlerde, bu soruşturma sebebiyle yaşananların, ekonomimiz dahil olmak üzere beklenmedik yansımaları, kamuoyunda, doğuracağı muhtemel etkiler bakımından, siyasal alana yönelik ciddi bir çalışma olarak algılanmaktadır. Buna izin verilmemelidir.

Kısır Tartışmaların ve Sonu Gelmez Tahriklerin Yaşandığı Sisli Yıllar, Gerilerde Kalmıştır

Ülkemiz, geride bıraktığı 10 yılda, temel hak ve özgürlükler alanında büyük mesafeler katetmiş, hayata geçirdiği reformlarla, siyasi ve ekonomik istikrar sonucu büyümesini gerçekleştirmiş bir ülke olarak, çok şükür, bölgesinde lider bir konuma gelmiştir.

Dünyanın ve özellikle Avrupa’nın en büyük ekonomilerini olumsuz etkileyen küresel ekonomik krize rağmen Türkiye, istikrarlı büyümesini sürdürmektedir.

Kaynaklarımızın ve değerlerimizin hoyratça heba edildiği, kısır tartışmaların ve sonu gelmez tahriklerin yaşandığı sisli yıllar, gerilerde kalmıştır.

İki gün önce Çorum Şubemizin açılışında ve Salı günü İstanbul'da, Çarşamba günü de Ankara'da Türk-Macar İş Forumumuzda ifade ettiğim gibi, uzun ve meşakkatli çalışmalar sonucunda ulaştığımız huzur, güven ve istikrar ortamımıza, hep birlikte ve mutlaka sahip çıkmalıyız.

Siyasi ve ekonomik kazanımlarımızı önceleyen bir yaklaşımla, herkesi, bu gelişmeleri bir kez daha değerlendirmeye davet ediyoruz.

Kendi Mecrasında Yürüyecek Adli Bir Operasyonun, Ülke Ekonomimize Yansıması Böyle mi Olmalı?

Gündeme ışık tutması için, işadamları penceresinden, söz konusu  yolsuzluk iddialarının ardından, tam da FED'in tahvil alımı ile ilgili yeni kararlarını açıkladığı bir süreçte, bazı verilerde yaşanan değişimleri ve bu değişimlerin ekonomimize yüklediği maliyeti, sizlerle paylaşmak istiyorum.

Temelinde tamamen adli bir soruşturma olan söz konusu iddiaların ardından, anlaşılmaz bir şekilde, bunun ekonomik beklentilere yansıtılması sonucu, $/TL kuru 2,098 ile, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı, borsada %7,5’lara varan düşüşler yaşandı, gösterge tahvil faizi 0,8 puan artarak, %9,6 seviyesine yükseldi. Sadece faizdeki bu 0,8 puanlık artış bile, ekonomimize 8 milyar TL’lik ek bir yük getirmiş durumdadır.

Tam da bu noktada, sormak istiyorum, hiçkimsenin itirazı olmayan ve kendi mecrasında yürüyecek adli bir operasyonun, ülke ekonomimize yansıması böyle mi olmalı? Bu durumu, ne anlayabiliyoruz, ne de doğru buluyoruz.

Türkiyenin, Adli Boyutunun Dışına Çıkartılan Bir Olayın Gündemiyle Meşgul Edilmesi, Kimseye Yarar Sağlamayacaktır

MÜSİAD olarak başından beri destek verdiğimiz, aydınlık yarınlarımız için atılmış önemli bir adım olan “Çözüm Süreci” ve “Demokratikleşme Paketi” ile, toplumsal barış açısından normalleşme yolunda hızla ilerleyen Türkiye’nin, adli boyutunun dışına çıkartılan bir olayın gündemiyle meşgul edilmesi, kimseye yarar sağlamayacaktır.

Uluslararası arenada ülkemize yönelik algıları olumsuz yönde etkileyen bir itibarsızlaştırma operasyonunun, belirli çevreler tarafından manipüle edildiği intibası, kamuoyunda yaygın bir kanaat olarak yer bulmaktadır. Bu kanaat, gerekçeleriyle birlikte, hızla ortadan kaldırılmalıdır.

İş dünyası olarak 2023 vizyonuna kilitlendiğimiz bugünlerde, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceği için birbirimize daha fazla kenetlenmeli, aklıselim ile huzur, güven ve istikrar ortamımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız.

 


Paylaş:

YAPI VE SEKTÖREL HABERLER