Kemal Şahin “Seçimi Merkel ve Türkler kazandı” dedi

Almanya’nın en önemli Türk Yatırımcılarından olan Kemal Şahin, hafta sonu Almanya’da gerçekleşen seçimlerde Türk kökenli 11 milletvekilinin parlamentoda yer almasının Türklerin çıkarlarını korumada ve Türkiye ilişkilerini kuvvetlendirmede önemli olduğunun altını çizdi.
Kemal Şahin “Seçimi Merkel ve Türkler kazandı” dedi

 

Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, geçtiğimiz Pazar günü yapılan Almanya seçimlerinin sonuçlarını değerlendirdi. Almanya’nın en önemli Türk yatırımcılarından biri olan Şahin, seçim sonucunun en tahmin edilemeyen tarafının parlamentoda 11 Türk kökenli milletvekilinin yer alması ve hatta tarihte ilk defa Hristiyan demokratlardan Türk kökenli Müslüman bir milletvekilinin çıkması olduğunu ifade etti ve şunları söyledi: 

“Seçimlerde Angela Merkel’in sandıktan büyük bir farkla birinci çıkacağı herkes tarafından tahmin ediliyordu. Bu seçimlerde tahmin edilemeyen Türk kökenli 11 milletvekilinin parlamentoda yer alması ve hatta tarihte ilk defa Hristiyan demokratlardan Türk kökenli Müslüman bir milletvekilinin çıkmasıydı. Yurtdışında en yoğun Türk nüfusu 3 milyonla Almanya’dadır. Bu nüfus hem Almanya-Türkiye ilişkiler, hem de Almanya’daki seçimlere yön vermesi açısında çok önemliydi. 1.1 trilyon dolar ihracatla Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya, 2008 krizinden başarıyla çıkarak Avrupa’nın kurtarıcısı ve politik lideri haline geldi. Bu seçimlerde 3 milyon nüfusun seçme hakkına sahip 800 binlik kısmı Alman vatandaşı ve seçme hakkına sahip. Bu seçmenlerin Almanya nüfusuna oranı yüzde 1’dir. Bilindiği gibi; Almanya’da Türklerin oy kullanma oranı Almanlara göre çok geride. Buna rağmen Türkler, 11 milletvekili çıkararak Almanya’da oy kullanan Türk seçmenlerin üç-dört misli oranında milletvekilinin parlamentoya girmesini sağladı. Bu durum, aktif siyasete duyarlı Türklerin kazandığı zafer olarak tarihe geçti. Almanya’daki Türk kökenli vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları siyasete ilgi duyup partilerle bütünleşerek, Alman siyasetinde hızla ağırlığını artmıştır ve daha da artacaktır.

Bu seçimlerde öne çıkan diğer bir önemli husus ise Hıristiyan demokratlardan eyalet ve federal düzeyde Türk kökenli milletvekillerinin çıkmasıdır. Türkler eskiden olduğu gibi bir partiyi seçip sadece orada aktif olan değil, Alman siyasetinin tüm yelpazesinde yer alan ve hükümet nasıl kurulursa kurulsun mutlaka her partide lobi etkisi olan güçlü bir konuma geldi. Türklerin çıkarlarını korumada ve Türkiye ilişkilerini kuvvetlendirmede de önemli rol oynamaya başladılar.

Sevinilecek diğer bir konu ise Merkel’in koalisyonu ya Yeşiller Partisi, ya da Sosyal Demokratlarla kuracak olmasıdır. Parlamentoda en çok Türk milletvekilleri, bu partilerde yer alıyorlar ve partilerin üst düzeylerinde Türk kökenli temsilcileri bulunuyor. Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir ve SPD Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz gibi isimler… Belki de Türk kökenli bakan veya müsteşar seçilme imkanı bile olacak. Merkel her ne kadar Türkiye’nin, AB üyeliğine olumsuz baksa da; kuracağı hükümette güçlü Türk lobisi olacak. “AB engeli” büyük çapta bertaraf edilmeye çalışılacak. Dolayısıyla kurulan hükümetin bence endişe duyulacak bir tarafı yok. Zaten Merkel‘de, Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerin farkında.  Yaptığımız entegrasyon zirvelerinde de Türk vatandaşları; iyi eğitim alınması, iş gücüne katılım ve yine Türkiye ile ekonomik ilişkilerin gelişmesi hususunda vizyonunu açıkça ortaya koyuyor.

Almanya’da yabancı kökenli gençlerin eğitimine destek vermek, meslek ve iş konusunda danışmanlık yapmak amacıyla kurduğumuz ve Alman hükümetinin de desteğini gören Stiftung: Bildung! Eğitim! Vakfının yönetiminde bulunan ve son seçimlerde parlamentoya seçilen değerli politikacılarımız mevcut. Entegrasyona ve gençlerin Alman topluma kazandırılması için durmadan çalışıyoruz. Yeni hükümetle de bu çalışmaların artarak devam edeceğini düşünüyorum.

Türkler ne kadar çok eğitim alırsa, Almanya’da ekonomide, bürokraside, siyasette, kültür sanatta ve toplumun değişik katmanlarında ağırlığımız o kadar artacak.  Şu anki yansıma, Türk nüfusunun bir kısmının çok etkin olmadığını gösteriyor. Ancak bu topluluğun içinden çıkan elit kısmın, diğer yabancılara göre daha aktif olup hem entegrasyonda, hem de politik arenalarda ağırlığını hissettirmesi memnuniyet verici.”


Paylaş:

YAPI VE SEKTÖREL HABERLER