ALB Menkul Değerler Risk Enstrümanlarına Talep Artacak

ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan, emtia fiyatlarıyla ilgili ayrıntılı bir değerlendirmede bulundu
ALB Menkul Değerler Risk Enstrümanlarına Talep Artacak

Fiyatlamaları grafiklerle yorumlayan Erkan, “Risk enstrümanlarına talep artacak” dedi.

ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan, emtia fiyatlarına ilişkin ayrıntılı bir değerlendirmede bulundu. İşte Enver Erkan’ın grafik anlatımlı emtia fiyatları tespitleri;

Emtiaların risk fiyatlaması

Grafikte petrol fiyatlarını, bakır fiyatlarını ve ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin korelasyonunu ve bu korelasyondaki bozulmayı görüyoruz. Normalde birbiriyle doğru korelasyon gösteren bu enstrümanlar arasında 2013 yılının ikinci yarısından itibaren piyasalardaki çalkantıların bu dengeyi bozduğunu görüyoruz. 2011 yılında küresel risklerin artmaya başlaması emtia fiyatlarının zirve yapmasına neden oldu. 2011 yılının ilk çeyreğindeki Arap baharı dünyada savaş endişesini artırdı. Öte yandan, İspanya ve İtalya gibi borçlanma sorunu olan ülkelerin tahvil faizlerindeki büyük artış yani Euro Bölgesi borç krizi, global ekonomiler üzerinde önemli bir etki yarattı. Aynı dönemde S&P de ABD’nin kredi notunu düşürdü. Bu gibi kriz ortamlarında stres enstrümanı olarak adlandırdığımız emtiaların fiyatlarında, yatırım çevreleri tarafından daha çok tercih edilmelerinden ötürü artış görülmesi muhtemeldir. 

Çin’de yaşanan sorunlar ve bakır fiyatları

 

Çin’de büyümenin tek haneli oranlara indiği 2010 yılından sonra 2011 yılından itibaren düşük büyüme oranları sorununun olduğunu görüyoruz. Çin 2008/09 dönemindeki küresel ekonomik kriz dönemi dışında çift haneli büyüme oranları yakalamıştı. Grafikte Çin büyümesindeki düşüş trendini görebiliriz. 2011 yılından itibaren zirve yapan bakır fiyatlarında da geri çekilme söz konusu. Bakır fiyatlarının asıl belirleyicisi Çin olduğu için emtialardaki geri çekilmede başı bakır çekti. 2011’de Çin ekonomisinde başlayan sorunlardan dolayı bakır fiyatlarında da anlamlı bir toparlanma gerçekleşmedi. Çin’de 1979’dan sonra ilk defa şirket temerrüdü görülmesinden sonra, zaten Çin ekonomisinin iyi gitmemesinden ötürü zayıf seyreden bakır fiyatları dip seviyelerini gördü. 

 

Çin, petrolü nasıl etkiledi

 

Çin’in dünyanın en büyük ikinci petrol tüketicisi olması nedeniyle, Çin’de ekonomik sorunlar yaşanması, petrol fiyatlarını da olumsuz etkiledi ve 2011 3. çeyreğinden itibaren emtialarda aşağı yönlü momentumun başlamasına neden oldu. Bu dönemde, Arap baharıyla ve Euro Bölgesi kriziyle değerlenmiş olan varlıklardan birisi olan petrol de, hem piyasaların savaş tehlikesine karşı bağışıklık kazanması, hem de Çin’den gelen talebin azalması nedeniyle baskılandı. Her ne kadar dünyanın en büyük petrol ithalatçısı ABD olsa da, ABD aynı zamanda petrol ürettiği için ve Çin üretmeden petrol ihraç ettiği için, Çin’den gelen talebin petrol fiyatları üzerinde belirleyici bir etkisi olduğunu görüyoruz. Büyük petrol üreticilerinin bulunduğu Arap coğrafyasında da hayatın normale dönmesiyle petrolde arz yönlü sıkıntı ortadan kalktı ve fiyatların zirve seviyesinden gevşemesini sağladı.

 

FED etkileri ve QE3 fiyatlaması

 

Bu dönem içerisinde ABD, 2008/09 krizinin etkilerinden kurtulmak için başlattığı parasal genişleme programını uygulamaktaydı. QE1 ve QE2’yi erken sonlandıran ve ekonomisini yeterince düzeltemeyen ABD, 2012 son çeyreğinde aylık 85 milyar dolarlık rekor düzeyde tahvil alımlarıyla QE3’ü başlattı ve tüm dünyayı paraya boğmaya başladı. QE1 ve QE2 ile piyasaları yeterince etkileyemeyen ABD, böylelikle asıl etkili hamlesini yaptı ve bu dönemden itibaren ABD 10 yıllıkları da dip seviyelerine geriledi.

 

2013 son çeyreğinde bir ara Suriye riskiyle dalgalanma gösteren emtia fiyatlarında aslına bakacak olursak ABD 10 yıllıklarıyla olan korelasyonun 2013 yılının ikinci yarısında bozulduğunu görüyoruz. 22 Mayıs’ta eski FED Başkanı Ben Bernanke’nin, “QE3’ün azaltılabileceğine dair ilk sinyalleri vermiş olması sonrasında ABD 10 yıllıklarında görülen sert yükseliş sonrasında tahvil faizleri yüzde 3,00 sınırını test etti. 

 

Mevcut riskler ve bundan sonra olabilecekler

 

Piyasalarda Suriye’deki savaş riskinin ortadan kalkması 2013 yılı içerisinde petrol fiyatlarında gevşeme yaratsa da, şu anda Kırım’dan dolayı oluşan Rusya – Ukrayna/Batı dünyası/ABD krizi hem sıcak çatışma, hem de ekonomik yaptırım riskini ortaya çıkarıyor. Bu nedenden dolayı da petrol fiyatları yeniden yukarı hareket yaptı ve zirve seviyelerine yükseldi. Petrolde Libya’da hükümet ve hükümeti tanımayan Berka bölgesi arasındaki kriz de ilerleyen dönemlerde etkili olabilecek bir başka siyasi risk olarak görünüyor.

 

Tabii mevcut konjonktürde oluşabilecek yeni riskler de mevcut. Kırım’da referandum yapıldı ve halk oyunu Rusya’dan yana kullandı. Buna karşılık Batı dünyası ve ABD, zaten önceden de açıkladıkları gibi referandum sonucunu, yani Kırım’ın Rusya’ya katılmasını tanımadılar ve Rusya’yı geri adım atmaya çağırdılar. Rusya’nın ise şu anda vazgeçmeye niyeti yok. İlerleyen süreçte Batı’dan Rusya’ya ekonomik yaptırımlar gelebilir. Tabii burada Rusya’nın da gazı keserek cevap vermesi riski bulunuyor. Ayrıca Batı ülkelerinin Rus varlıklarını dondurma tehdidi nedeniyle Rus şirketleri de Batı ve ABD bankalarından paralarını çekmeye başladı.

Şekilde Rus doğalgazını en çok ihraç eden ülkeleri görüyoruz. Dolayısıyla Rusya’nın doğalgazı kesme durumu olursa, Avrupa’nın büyük bir kısmı olumsuz etkilenecek görünüyor. Burada Avrupa ülkeleri içerisinde Kırım ve Ukrayna konusunda tavrını açıkça belli eden ve krizde Rusya’nın karşısında bir tutum sergileyen Almanya’nın sahip olduğu yüzde 24’lük pay dikkat çekiyor. Türkiye ve Doğu Avrupa’yı hesabın dışında tuttuğumuz zaman ise Batı dünyasının Rusya’nın doğalgaz ihracatında yüzde 57’lik paya sahip olduğunu görüyoruz. Mevcut kriz doğalgaz fiyatlarını da etkilemiş durumda, Rusya’nın gazı kesmesi durumunda oluşabilecek arz – talep sıkıntısına karşı, şu anda yukarı fiyatlamaların güçlü olduğunu görüyoruz.

Japonya ekonomisinin güvenli varlık fiyatlamasından etkilenmesi

 

Mevcut siyasi durumdan söz ederken Japon yenine de ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Japonya ekonomisi hem biraz önce bahsettiğimiz Kırım risklerinden, hem de yazının başında belirttiğimiz Çin ekonomisine dair risklerden büyük ölçüde etkileniyor. Mevcut durumlar, güvenli varlıklardan birisi olarak değerlendirilen yenin de sürekli olarak dolar karşısında değer kazanmasına neden oluyor ve bu Japonya tarafından istenen bir durum değil. Japonya, bilindiği gibi uzun süreli deflasyondan çıkmak için rekor süreli bir parasal genişleme uyguluyor ve yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmaya çalışıyor. Fakat yenin değerlenmesi, Japonya’nın parasal genişleme programına darbe vuruyor ve etkisiz kalmasına neden oluyor. Ekonomi zaten deflasyondan çıkmak için uzun mücadele vermiş durumda ve şu anda kaplumbağa hızıyla da olsa enflasyon hedefine doğru ilerliyor. Ancak fazla güçlü yen enflasyonu aşağı yönlü baskılayacaktır, bu da Japonya’yı ek önlemler almaya itiyor. Kriz sonrasında USDJPY paritesinin de çift haneli değerlere yaklaştığını görüyoruz.

 

Güvenli varlıklara kaçış sürebilir

 

Mevcut krizler ne getirir bilinmez, ancak şu anda rüzgarın güvenli varlıkların arkasından estiği rahatça görülebilecek bir gerçek. Mevcut kriz durumunun sıcak çatışmaya dönme olasılığı şu anda çok olası görünmüyor. Şu anki durum tarafların birbirlerini ekonomik olarak tehdit etmesi, ancak krizin çözümsüzlüğe gitmesi ve yeni gelişmeler görme olasılığımız da yok değil. Finansal piyasaların belirsizlikten hiç hoşlanmadığını düşünürsek, her yeni gelişmenin fiyatlanabileceğini, buna karşılık riskler tamamen ortadan kalkmadan şu anki momentumun tersine dönmeyebileceğini hesaba katmak gerekiyor. Şu anda dünyanın çeşitli bölgelerinde, ayrıca büyük ekonomiler ve gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerinde riskler mevcut. Buna domino etkisi de diyebiliriz. Şu andaki tek risk Rusya krizi de değil. Siyasi ve ekonomik risklerin bir arada olduğu bu dönemde de yatırımcıların hisse senedi ve kurlarda alımlardan uzak kalabileceği, buna karşılık güvenli varlık olan emtialara ve frank, yen gibi para birimlerine yönelebileceğini görüyoruz.


Paylaş:

KONUT KREDİSİ